ODA 7

Haziran 5, 2025 - 10:22
Haziran 8, 2025 - 09:43
 2  787
ODA 7

Her sıradan insan kendi karanlık  odasında küçük bir ışık yakabilir.

Bu evin karanlık odalarında ışığımı arıyorum şimdi.

Çok acı çekiyorum. Çok yoruldum.

 Tanrım! Bu azap ne zaman bitecek.

Artık ışığımı göster bana!

 

 

Kendi çığlığıma kendim uyandım. Ama gözlerimi açamıyordum. Sanki göz kapaklarımın üzerinde tonlarca ağırlık vardı. Kalbimin hızlı atışını kulaklarımda hissediyordum. Ellerimi kulaklarıma götürdüm. Sımsıkı kapattığım ellerimi sıcak bir el yavaşça çekmeye çalışıyordu. Gözlerimi hafifçe araladım. Sıcak ellerin sahibi Harry'den başkası değildi. Ancak karşımda Harry'i gördüğümde kendimi bağırarak geriye attım. 

-Dokunma bana!

Harry şaşkın bir şekilde ;

-Tamam, aşkım tamam geçti, bitti artık bitti. Sana dokunmayacağım. Sakin ol!

-Noluyor burada? Neredeyim ben? Diye bağırdım. Harry sakin bir şekilde ;

- Yine eskiye dönüyorsun aşkım, derken yüzünde derin bir acı ve endişe dolu bir ifade vardı.  

-Gemide kendinden geçtin. Bir türlü seni ayıltamadık. Sürekli Suzi diye bağırıyordun. Durumunun ciddi olduğunu düşündüm ve İtalya kıyılarında seni indirip, ambulans uçakla buraya evimize getirdim. Senin için Dr. Esteban'ı çağırdım. Tam bir haftadır ilaçların etkisinde uyuyorsun. Arada Suzi diye sayıklamalarının dışında başka bir şey söylemiyordun. Sürekli tekrar ediyordun bu ismi. Aşkım Suzi meselesini kapatmıştık, diye düşünüyorum. Sen bu konuyu aşmıştın. Çok üzülüyorum. Tekrar eski alışkanlıklarına mı dönüyorsun? Uzun zamandır bir sorun yoktu. Üzgünüm ama beni korkutuyorsun.

-Ayağa fırladım. Odadaki aynaya baktım. Tekrar yirmili yaşlarımdaydım. Arkamda duran Harry şefkatli bakışlarıyla bana yaklaşmaya çalıştı.

-Asıl sen beni korkutuyorsun. Yaklaşma bana. Baştan beri bana hep yalan söyledin. Sen benim tanıdığım Harry değilsin. Şimdi dikkat ediyorum da, evet sen Harry değilsin. Söyle Harry nerede ? Ona ne yaptınız? Söyle bana ! Ona çok benzeyen, Harry sandığım adam şaşkın bir şekilde yüzüme bakıyordu.

-Aşkım ne diyorsun? Ben Harry’im. Seni çok seven adamım. Hastalığının etkisinden dolayı hafızan karışmış olabilir. Nolur sakin ol! Doktor Esteban’ı çağıracağım şimdi.

Karşımdaki adamın Harry olmadığını pekâlâ anlamıştım. Şimdi düşünüyorum da mahzende Suzi’ye o korkunç şeyi yapan adam karşımda duruyordu. Gerçek Harry değildi. Sadece ona çok benzeyen biriydi. Anlamsız ve sorularla dolu bakışlarımı karşımdaki yabancıya çevirdim. Onunla didişmenin bir anlamı olmayacağını biliyordum. Bu adamı tanımıyordum. Bayan Annabel’in oğlu olduğunu hatırladım. Bir şeyler dönüyordu ve ben ortada dönen bu olaylara bulanık hafızamla bir anlam veremiyordum.

-Suzi! Suzi’ye ne yaptın sen?

- Aşkım Suziye ben bir şey yapmadım. Suzi sadece senin küçükken oynadığın bir bacağı olmayan bebeğindi. Çok eski bir oyuncak ve ismi Suziydi. Senin hayali arkadaşındı. Uzun zaman önce sen onu bahçedeki, kulübe yangınında kaybettin.

-Saçmalama Suzi benim yurt hayatımda beraber yaşadığım ve sonradan ortadan kaybolan tek arkadaşımdı. Ona ne olduğunu o zaman bir türlü öğrenememiştim. Sen bana yalan söylüyorsun. Beni hasta olduğuma inandırmak istiyorsun. Ama ben hasta falan değilim. Şimdi düşünüyorum da; sen ve annen bu işin içindeydiniz.

Harry sandığım adam beni dinledikçe yüzünün rengi değişiyor, o sevgi dolu bakışları tamamen değişiyordu.

-Marry Ann sen ne diyorsun. Benim annem beni dünyaya getirirken hayatını kaybetmiş. Derken gözlerinin dolu dolu olduğunu gördüm.

Rol mü yapıyordu ? Yoksa gerçekleri mi söylüyordu? Aklım karıştı. Düşüncelerim bulanıklaştı.

-Bu konuşmayı şimdi burada bırakalım. Uzun süredir hasta yatıyordun. Aklının karışması doğal. Şimdi seni bırakayım, biraz dinlen. Daha sonra tekrar konuşuruz.

Arkasını döndü ve odadan dışarı çıktı. Arkasından fırlayıp odadan çıkmak istedim . Ama kapı üzerime birkaç kez kilitlendi. Kapının kolunu zorladım. Kapıya yumruklarla vurmaya başladım.

-Çıkar beni buradan çıkaaaar! Kapının açılmayacağını anladığım da dışarıdan bir takım sesler geldiğini ve Harry sandığım adamın başka biriyle konuştuğunu anladım.

-Kıza göz kulak ol. Ben hemen tekneye elimizdeki malı koyup göndereceğim. Hava birazdan açacak. Geç kaldık. Hep bu kız yüzünden.

Duyduğum konuşmalar beni şoke etmişti. Kapıyı defalarca yumrukladım. Ama artık yorulmuştum. Sırtımı dönüp kapının önünde yere yığıldığımda, az önce içinde bulunduğum malikânenin pembe odasında değildim. Nerde olduğumu anlamam kısa sürmüştü. Burası kaldığım yurdun, karanlık mahzeninden başka bir yer değildi.

Mahzen ıslak ve karanlıktı. Sadece dışarıdan ince bir ay huzmesi içeriye sızıyor ve yerdeki su birikintisine yansıyordu. Yavaşça su birikintisine yanaşmaya çalıştım. Ama ayağa kalkamadım. Korkunç bir acı, benim yerimden kalkmama engel oluyordu. Ne olduğunu anlamam birkaç dakikayı buldu . Vücudumun her tarafında dolaşan korkunç ağrılar ve sızılar vardı. En çok acıyı sağ kasığımda belimin yan tarafında hissettim ve elimi oraya dokundurmak istedim. Ama çok büyük bir acı hissettim. Üzerime dışarıdan gelen ay ışığından yırtık elbiselerimin kan revan içinde olduğunu gördüm. Öyle bir korku yüreğimi sardı ki bana ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Acının yoğunlaştığı bedenimin o bölgesine ne olduğunu görmek için yırtık elbisemi zorlukla kaldırıp baktım. Büyük beyaz bir bandajla sarılmış olduğunu gördüm. Yüzüme tokat yemiş gibi hissettim. Şimdi aklımdaki sisler dağılıyordu. Suzi ve ben kaçmaya çalışırken malikânenin mahzeninde olan korkunç ötesi olaylara şahit olmuştum. Bayan Annabel’in yanında gördüğümü sandığım Harry aslında Dr Estebandan başkası değildi. Onları izlerken yakalanmıştım. Kızıl sakal kıskıvrak beni yakalamış ve o ameliyat masasına yatırıp elimi kolumu bağlamıştı. Ağzımı bir bantla kapatmış ve vücuduma bir iğne enjekte etmişlerdi. Kendimden geçtim. Şimdi olanları anlıyordum. O masada parçalanan Suzi değil aslında bendim. Beni kesip biçmişler ve bir organımı yani böbreklerimden birini çıkarıp almışlardı. İşleri bitince beni mahzene atıp çıkıp gitmişlerdi.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow