Fikir İzleri

Fikir İzleri

Eylül 14, 2025 - 23:34
Eylül 25, 2025 - 22:37
 1  32
Fikir İzleri
Kelimelerin Ölümsüzlüğü

KELİMELERİN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ

“Her kalem bir söz, her söz bir fikir; her fikir ise bir iz bırakır…”

İnsanın zihni, kimi zaman bir ırmak gibi akar; berrak, serin, sakin… Kimi zaman da taşar, coşar, bulanır, etrafını yıkar. Fikirler, bu ırmağın en görünmez ama en derin akıntılarıdır. Onları kelimeye dökene kadar, içimizde bir basınç, bir ağırlık gibi kalırlar. İşte “Fikir İzleri” tam da burada, o görünmez akıntıyı görünür kılan, o yükü hafifleten bir köprü olur insana.

Benim için Fikir İzleri, yalnızca bir topluluk ya da bir proje değil; zihnimde bir iz bırakmış, ruhumun tozlu odalarında yankı yapmış bir yolculuktur. Bazen bir yazı, bir sohbet, bazen tek bir cümle, aklımda günlerce dolanır durur. Her satır, bana içimdeki başka bir kapıyı aralamam gerektiğini fısıldar. O kapıyı açtığımda, kendi hayatımın başka bir odasını keşfederim. Ve her keşif, yeni bir iz bırakır; tıpkı bir heykeltıraşın mermeri oyarken geride bıraktığı izler gibi.

Hayatın Tam Ortasında Bir Durak

Hayat çoğu zaman telaşlıdır. Bir yerden bir yere yetişmeye çalışırken, ruhumuzun ne istediğini duymayı unuturuz. Fikir İzleri, işte o unutkan anlarda bir durak oldu bana. Kendimi yolda kaybolmuş hissederken, bir yazı çıktı karşıma. “Bu cümle tam da bana yazılmış” dedirten bir metin… Düşüncelerimin içinden geçen ama dile getiremediğim duygular bir anda kelimeye dönüşmüş gibiydi.

Bir gün hatırlıyorum; kalabalık bir otobüste, günün bütün yorgunluğunu omuzlarımda taşırken, Fikir İzleri’nden bir paylaşımı okudum. Tek bir cümleydi:

“İnsan, kelimelerle iyileşir.”

Bütün yorgunluğum bir anlığına durdu. Kendime, kelimelerin gerçekten de birer şifa olduğunu hatırlattım. O günden sonra, kaleme aldığım her satırı bir yara üzerine yapıştırılan bir merhem gibi gördüm.

Fikirler iz bırakır; bazen görünmez, bazen yakıcı, bazen de iyileştirici bir iz. Bu izler bizi dönüştürür. Kimi zaman bir yazının sonunda gözlerim doldu, kimi zaman kalbim hızla çarptı, kimi zamansa öfkelendim. Ama her seferinde fark ettim ki, beni en çok değiştiren şeyler, önce beni rahatsız edenlerdi. Çünkü düşünmek, konfor alanını terk etmek demekti. Fikir İzleri bana tam da bunu öğretti: düşünmek, bir yolculuktur ve bu yolculuk cesaret ister.

Bir yazıda karşıma çıkan tek bir kelime, bana yepyeni bir dünya kapısı aralayabilir. Belki bir “umut” kelimesi, umudumu yeniden yeşertir. Belki bir “özgürlük” kelimesi, zincirlerimi fark ettirir. Her kelime, zihnimde bir taş atar, dalgalar yaratır. O dalgalar bazen beni huzura götürür, bazen de içimdeki fırtınaları uyandırır. Ama sonunda hep bir şey değişir. Ve değişimin bıraktığı o iz, beni ben yapan şeylerden biri olur.

Fikir İzleri yalnızca bireysel bir tefekkür alanı değil, aynı zamanda bir topluluk ruhu barındırır. Burada okunan yazılar, yapılan sohbetler, birbirinden farklı insanların sesleriyle bir araya gelir ve kolektif bir düşünce haritası oluşturur. Bu harita, tek başına kaybolan bir yolcunun önüne uzanmış bir pusula gibidir. İnsan, burada yalnız olmadığını hisseder. Bir başkasının kaleminden dökülen bir cümle, içimizdeki yalnızlık hissini dağıtır.

Ben, çoğu zaman buradaki yazıları okurken kendimi sessiz bir meclisin ortasında hayal ederim. Herkes kendi sırasını bekler, kendi hikâyesini anlatır. Bir diğeri onu dinler, sonra kendi hikâyesiyle cevap verir. Böylece kelimeler birbirine karışır, fikirler birbirini besler. Ve sonunda, ortak bir iz çıkar ortaya: insan olmanın, düşünmenin, hissetmenin izi.

Fikir İzleri bana şunu öğretti: yazı, sadece bir ifade biçimi değildir; aynı zamanda bir hafıza, bir izdir. Bir gün yazdığım bir cümleyi aylar sonra dönüp okuyorum ve fark ediyorum ki, o cümle artık bambaşka bir anlam taşıyor. Çünkü ben değişmişim. Ben değiştikçe, kelimeler de değişiyor. Bu da bana gösterdi ki, fikirlerin bıraktığı iz, zamanla silinmez; aksine, derinleşir.

Bugün, hayatımda bir karar alırken, çoğu zaman bir cümlenin bana verdiği cesareti hatırlıyorum. Kendime şunu soruyorum: “Bunu yapmazsam hangi izden mahrum kalırım?” Çünkü artık biliyorum ki, her deneyim bir iz bırakır ve ben hangi izlerle yaşlanmak istediğime kendim karar verebilirim.

Fikir İzleri yalnızca bana iz bırakmakla kalmadı, aynı zamanda benden de bir iz istedi. Artık ben de yazmak, anlatmak, aktarmak istiyorum. Çünkü her kelimenin bir başkasında yankı bulma ihtimali var. Bir cümlem bir başkasına teselli olabilir, bir satırım bir başkasına cesaret…

Bu yüzden belki de en çok şunu hissediyorum: iz bırakmak, sorumluluktur. Kalemin ucundan dökülen her kelime, bir başkasının kalbine düşer. Ve o kalpte bir çiçek de açtırabilir, bir taş da bırakabilir. İşte bu bilinçle, Fikir İzleri’nin bir parçası olmak bana hem düşünmeyi, hem hissetmeyi, hem de sorumluluk almayı öğretti.

Ben unutulmak için değil, iz bırakan olmak için yazıyorum.

Kalemimin ucundan dökülen her kelime, zamanın ellerinde eriyip gitmesin diye değil, bir başkasının kalbine dokunsun, orada bir anıya, bir düşünceye, bir dönüşüme vesile olsun diye var oluyor. Yazmak, benim için yalnızca kendimi anlatma çabası değil; aynı zamanda bir iz bırakma, bir ses olma çabasıdır.

İnsan, fani bir yolcu. Hepimiz bir gün bu dünyadan geçip gideceğiz. Ama geride ne kalacak? Bir gülüş, bir bakış, bir anı… Belki de birkaç satır. Benim en büyük korkum, bu dünyadan hiç var olmamış gibi silinip gitmek. Oysa yazdığım her cümle, beni var eden bir kanıt gibi duruyor kâğıt üzerinde. Kalemimin bıraktığı her iz, bir nevi “ben buradaydım” demek oluyor.

Bazen bir yazının tam ortasında durup düşünüyorum: “Bu satırları benden sonra kim okuyacak?” Belki hiç tanımadığım biri, belki yıllar sonra bir genç kız, belki de benden çok sonra yaşayan bir yabancı… Ama fark etmiyor. Çünkü önemli olan, bir yerde, birinin kalbine dokunabilmek. Benim yaşadığım bir duygunun, bir başkasının hayatında yankı bulabilmesi.

Yazmak, kelimeleri çoğaltmak değil, iz bırakmak demektir. Bir kâğıda dökülen düşünce, zamanla sahibinden bağımsız bir hayat kazanır. Bazen hiç ummadığımız şekilde bir başkasına umut olur. Bazen bir yara kabuğunu kaldırır, bazen de merhem gibi iyileştirir. İşte ben o izlerin bir parçası olmak için yazıyorum.

Unutulmak istemiyorum. Ama bu, “benim adım hatırlansın” diye değil. Adım unutulsa da olur, yeter ki yazdıklarım yaşasın. Yeter ki bir gün birisi bir cümlemi okuyup, “Bu cümle bana iyi geldi,” desin. İşte o zaman amacına ulaşmış olur yazdıklarım. Çünkü iz bırakmak, hatırlanmanın en asil yoludur.

Biliyorum ki kelimelerim belki bir gün sararmış bir defterin sayfalarında, belki bir kütüphanenin tozlu raflarında, belki bir telefon ekranında, belki de bir çocuğun hayalinde yaşayacak. Ama yaşayacak. Ve ben de orada, o satırların arasında, o hayalin içinde var olmaya devam edeceğim.

Ben unutulmak için değil, iz bırakan olmak için yazıyorum. Çünkü iz bırakanlar, ölümsüzlüğün sırrına en çok yaklaşanlardır. Ve ben, ölümsüzlüğün ucundan tutabilmek için, her gün kelimelerime sarılıyorum.

Ve şimdi, geriye dönüp baktığımda, görüyorum ki: Fikir İzleri, hayatımın yalnızca bir sayfasında değil, neredeyse bütün satır aralarında var. Bazen bir virgül gibi durup soluk aldırdı bana, bazen bir ünlem gibi sarsarak uyandırdı. Ama hep bir iz bıraktı. Ve ben o izin peşinden yürüdükçe, kendi yolumu da buldum.

 

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Melek Derin ER Yazar/Şair "Maviranem " "Mutluluk Giymiş Hüzün" "Gönül Durağı"