HAYAY NEDİR?

YAZAR ,HİKAYE,EDEBİYAT

Ekim 19, 2025 - 14:14
Ekim 24, 2025 - 14:14
 0  5
HAYAY NEDİR?

HAYAT NEDİR?

Gün yağmur seslerinin cama vurmasıyla başladığında içimdeki umutsuzluk, kasvetli bir nefesle yatak odamın tavanına yayıldı.

“Günlerden Pazar olmalıydı,” diyerek çıktım yataktan. Ancak Pazar günü için bir hafta daha beklemem gerekiyordu. Haftanın altı günü sabah dokuzdan akşam yediye kadar çalışmak, vampir gibi kanımı emiyordu. Hayat yorgunu pek çok kimse gibi bende Ege ya da Akdeniz sahilinde küçük bir köyde ya da kasabada emeklilik hayalleri kurmaya başlamıştım. Ancak otuz yaşındaydım ve öncesinde kurulması gereken başka hayallerim olmalıydı. Evlenip çoluk çocuğa karışmak gibi…

Otomobilime binip sitenin otoparkından çıktım. Ana caddede yavaş yavaş ilerken kaldırımda gözlerinde benimkine özdeş bakışlarla yürüyen öğrencileri gördüm. Hadi ben iş-güç derken hayatın bana sunduğu yoğun iş temposu içinde robotlaşmış yaşıyorum da size ne oldu, diye sormak geldi içimden. Anneleri çantalarını taşıyor, kimi şemsiyeyi ıslanma pahasına çocuğunun başına tutuyordu. Ona rağmen çocuklar memnuniyetsiz bir yüz ifadesiyle prens ya da prenses gibi afra tafra yapıyordu. Camı indirip hepsine,

“Şımarıklar!” diye bağırmak geldi içimden. Özel otomobille okula bırakılanlara ise ne demeliydim, bilmiyorum.

“İki kere şımarıklar!” Bu tablo beni evlenme ve bir çocuğun kölesi olma fikrinden hemen soğuttu.  

Liseyi bitirene dek beni okula bırakmak zorunda kalan babama ettiğim eziyetler geldi aklıma.

“Servisle mi gitsen? İşe geç kalıyorum,” dediğinde onunla üç gün konuşmamıştım.

“Biricik kızını okula götürmek sana yük gibi mi geliyor?” Annem hemen suratını büzüştürünce babam,

“Ben hiç kızımı üzer miyim?” diyerek işe geç kalmayı göze almıştı. Tekrar direksiyona vurdum.

“Keşke yapmasaydın baba! Hayatımı bu kadar kolaylaştırmasaydın.” Üniversite okumak için Ankara’ya gitmek zorunda kaldığımda üç ay ağlamıştım. Aileme okuduğum şehre taşınmaları konusunda baskı yapsam da annem bu defa,

“Hayır,” demişti. “Sonsuza dek yanında olamayız.” İyi ki de öyle demişti. Üniversite öğrencisiyken, nerede akşam orada sabah eğlenir, sinema, tiyatro, turla gezi gibi pek çok aktiviteyi katılıp günümü gün ettim. Hayatın hep böyle akıp gideceğini zannediyordum. İhtiyarlamak kelimesi dilime pelesenk olamayacak kadar uzaktı benden. Ruhumun hep genç kalacağını sanırdım. Okul arkadaşlarımla yetmiş yaşımıza gelsek bile her yaz bir araya gelip Avrupa’da tatil yapmayı planlardık. Birbirimize buluşma sözü vererek mezun olduk. Ancak o günden beri tek bir gün dahi görüşemediğimiz gibi her birimiz farklı şehirlere dağıldığımızdan zamanla birbirimizle iletişimimiz de kesildi. Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla herkes benim gibi hayat gailesi içinde oradan oraya savruluyor. Yine de şanslıyım. Çünkü bekârım.

İş yerini otoparkına girmeden hemen önce işe gitmekten vazgeçtim. Aracımı kahvaltı etmeyi sevdiğim pastanenin olduğu semte sürdüm. En yakın otoparka park edip yağış hızını azaltan gökyüzü altında ağır adımlarla pastaneye kadar yürüdüm.

Gördüğüm en yakın masaya oturdum. Garsona simit, çay, peynir ve zeytinden oluşan kahvaltı isteyip çantamdan telefonumu çıkardım. Babamı arayıp çalışmaktan çok sıkıldığımı, istifa edip yanlarına döneceğimi söylesem ne derdi acaba? Bana kıyamazdı haliyle.

“Arasam mı?” diye düşünürken çayım kondu önüme. Arkasından da yiyeceğim servis edildi. Çayımdan bir yudum almışken telefonum mesaj sesiyle beraber titredi. Elektrik idaresinden gönderilen mesaj bu ayki fatura ödememi hatırlıyordu. Burnumu kırıştırıp kahvaltı edecekken telefonum yeniden titredi. Su faturası gelmişti. Üç gün sonra ise kiramı yatırmam gerekiyordu. Ayrıca buzdolabım boş olduğu için akşam eve dönmeden önce alışveriş yapmalıydım.

Çayımı ağzımı yaka yaka içip simidi iki zeytinle ağzımı tıkıştırdım. Telefonum çalıyordu. Aynı bankoyu paylaştığım arkadaşım merak ettiği için beni arıyordu. Telaşla masadan kalkıp hesabı ödedikten sonra otomobile doğru koştum. Bu kadar uzağa park edecek ne vardı? Arkadaşım tekrar ararken telefonu açtım.

“Neredesin? Hasta mısın yoksa?” Nefes nefese,

“Hayır,” dedim. “Felekten birkaç saat çalmak istedim, ama sağ olsun maddi gerçeklikler beni uyandırdı. Hemen geliyorum.” Söylediklerimden bir şey anlamadığına eminim, ama ben ne yapmamam gerektiğini anladım.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow