ANNELİK VE KAYGILAR

Temmuz 15, 2025 - 00:21
Temmuz 15, 2025 - 15:27
 0  813
ANNELİK VE KAYGILAR

ANNELİK VE KAYGILAR

Anne olmakla birlikte birçok kaygı yüklenir. Bu kaygılar kimi zaman sizi çıkmaza sokabilir.

 Ölmek, mesela, artık kolay değildir. Ölüm korkusu ve çocuklarınızın siz olmadan ne yapacağı düşüncesi sizi inanılmaz sarsabilir. Her anne çocuğunu sevgiyle, huzurla büyütmek ister. Bazen de elinde olmadan bu büyülü anların bozulabileceğini düşünüp, “Ben ölürsem yavrularıma kimse benim kadar iyi bakamaz, benim kadar sevemez, koruyamaz,” diye kedere boğulabilir.

Baktığınızda bir yerde doğrudur da düşündükleri. Sonuçta bir evladı ancak annesi bu denli sevip endişelenebilir.

Annelik de psikolojik açıdan bir tanı gibidir. Örneğin depresyonda olan bir kişiye psikiyatri tanı koyar: depresif bozukluk, manik depresif vb. Peki ya… “Annelik” de başlı başına bir vaka değil midir?

Annelik, başlı başına bir duygu durum bozukluğudur. Öyle amansız bir vaka gibi anlaşılmasını istemem; lakin belli başlı durumlar vardır ki sizi A noktasından B noktasına götürür… Sonra dönüşüm başlar.

Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz ilk an bu serüven başlar. Ömür boyu devam etmek üzere hayatınıza kocaman bir kaygı girer. Heyecan, yanında gelen bonustur.

En önemlisi ve kilit nokta: Bebeğinizle aranızda koşulsuz, şartsız, ömrünüzün sonuna kadar sürecek bir sevgi başlar. Hamilelik dönemini sağlıklı ve gebelik trimesterlerini normal düzeyde geçirdiyseniz, kaygı henüz kapsama alanınız dışındadır. “Hayır, ben daha hamilelikte çeşitli sağlık problemleriyle karşılaştım,” ya da “Erken doğum riski gibi durumlar oluştu,” derseniz: Tebrikler! Kaygıyla Mücadele Vakfı’na hoş geldiniz.

Çeşitli tedaviler, önlemler derken hamilelik dönemini bir şekilde atlatıp doğum anına geldiğinizde, kaygı biraz daha şiddetlenir ve kafanızın içinde şu sorular dolanmaya başlar:
— Bebeğimi sağlıklı bir şekilde kucağıma alabilecek miyim?
— Doğum sancısına dayanabilecek miyim?
— Ya doğum anında ölürsem… Bebeğim ne olacak?
— Bu ilk doğumunuz değilse ve evde bekleyen bir çocuğunuz daha varsa… Bana bir şey olursa, geride kalan çocuğum ve eşim ne olacak?

Tüm bu yoğun duygular arasında, anne olmayı tercih etmeyen kadınlara da derin bir saygı duyuyorum. Çünkü bu da bir farkındalık hali. Bir çocuğun sorumluluğunu ömür boyu taşıyıp taşıyamayacağına dair kendiyle yüzleşmek, bu kararı özgür iradesiyle vermek; bu da başlı başına olgunluk ve bilinç göstergesidir. Annelik kutsalsa, onu bilinçli bir şekilde tercih etmemek de en az o kadar değerlidir. Her kadının yolu kendine özeldir. Ve bazen, gerçek cesaret de tam olarak burada saklıdır.

Çünkü her seçim bir farkındalıkla şekillenir. Ve ister anne olalım ister olmayalım, hepimizin içinde taşıdığı bir sevme biçimi, bir kaygılanma şekli vardır. Kadın olmak, bazen yalnızca doğurmakla değil, içinde taşıdığın derin bağlarla yaşar.

Zamanla anlarız ki, kaygı da sevginin bir yüzüdür. Korkular geçmese de, sevgi büyür. Her göz teması, her sarılış, her “anne” deyişi bizi biraz daha iyileştirir. Biz büyütürken çocuklarımızı, aslında biz de büyürüz.

İşte bu yüzden, annelik yalnızca bir kimlik değil, bizi sürekli yeniden tanıştıran, derin ve dönüşümlü bir varoluş hâlidir.

"Çok sevdiğim bir dostum var. Her zaman şunu söyler: 'Ben de bilirdim kurumayı... Ama dalımda uçmayı bekleyen kuşlar var. Bu yüzden her bahar çiçek açıp, her rüzgâra direneceğim '"

 

Ve tüm bu duyguların içinde yolunu bulmaya çalışan,
her şeye rağmen sevgisiyle direnen annelere...
Ve kendi seçimlerinin arkasında duran, güçlü, güzel kadınlara selam olsun.

 

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

BurçakSorhun Merhaba, ben Burçak Sorhun. Kafamın içi susmadığında, yazmak susturdu beni. Ama en çok da orada kendimi duydum. İlk romanım Kaldırımda Açan Çiçek, kadınların hayatları boyunca karşılaştığı zorluklara, görünmeyen yaralara ve ayakta kalma mücadelesine dair bir hikâye. Aynı zamanda umudu, direnci ve içimizdeki ışığı da anlatıyor. Yakında bir çocuk kitabıyla da kalplere dokunmaya hazırlanıyorum. Hayatın detaylarında, sokak aralarında, kaldırımda açan çiçeklerde hep bir hikâye ararım. Belki sen de kendi çiçeğini bulursun, satır aralarında.