Küçücük Bir Bedenin Büyük Yükü

Ekim 10, 2025 - 16:34
Ekim 14, 2025 - 19:33
 0  1
Küçücük Bir Bedenin Büyük Yükü

Omuzlarıma ilk ne zaman bu kadar büyük bir yük bindi, tam olarak hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey, yaşımın küçük olduğu zamanlarda bile etrafıma bir çocuk merakıyla değil, bir yetişkinin hassasiyetiyle baktığımdı. Parkta koşan yaşıtlarıma bakarken, ben zaten çoktan o salıncaklardan inmiş, hayatın ince çizgilerinde yürüyordum. Sözünüzdeki o müthiş ifadeyle: küçücük bir bedende ince düşünen bir yetişkin gibiydim.

Bu durum bir erken olgunluktan mı, yoksa aşırı hassas bir ruhtan mı kaynaklanıyordu, bilinmez. Ancak bu hassasiyetin getirdiği temel bir prensip vardı hayatımda: hep sevdiklerimi incitmemek için yürüdüm bu hikâyede.

İnce düşünmek, bir yetenek olduğu kadar, zaman zaman ağır bir yüktür. Her söyleneni tartmak, her jestin altındaki anlamı okumak demektir. Benim için bu, sürekli bir denge oyunu oynamak anlamına geliyordu. Konuşurken sözcüklerimi özenle seçtim, sanki her biri porselen bir fincanmış gibi. Bu yürüyüş, sevdiklerime giden yolları temiz tutma, dikenleri ayıklama çabasıydı. Onların huzuru benim önceliğimdi.

Ancak bu incelik, insanın kendi sınırlarını unutmasına neden oluyor. Başkalarını incitmemek için uğraşırken, fark etmeden kendi kabuğunuzu incitiyorsunuz. Kendi ihtiyaçlarınızı susturuyorsunuz, çünkü sesinizin bile birilerini rahatsız etmesinden çekiniyorsunuz. Ve bir gün dönüp baktığınızda, o küçücük bedenin içeride biriktirdiği suskunlukların bir dağa dönüştüğünü görüyorsunuz.

Ve işte geldik bugüne. O hikâyenin devamına... Bugün genç bir ihtiyar oturuyor içimde. Bu ne kadar çarpıcı ve doğru bir tespit.

Bu "genç ihtiyar," ne tamamen yorgun bir yaşlının bilmişliğine sahiptir ne de umursamaz bir gencin pervasızlığına. O, her şeyi çok erken görmüş olmanın bilgeliğiyle dolu, ancak hala hayata karşı büyük bir heyecan taşıyan bir ruhtur.

O İhtiyar: Bize tecrübeyi, ihtiyatı ve "incitmeme" düsturunu miras bıraktı. O, her adımımızı ölçüp biçen, bizi hatalardan koruyan iç sesimiz.

O Genç: Bizi hala merak etmeye, heyecanlanmaya ve yaşamaya itiyor. "Hala vaktin var" diye fısıldıyor.

Biz, bu iki zıtlık arasında salınan modern zaman gezginleriyiz. Erken yorulmuş, ama hala koşanlar. Sessizliği bilen ama kalbi gürültülü olanlar.

Eğer siz de bu satırlarda kendinizi buluyorsanız, bilmelisiniz ki yalnız değilsiniz. İçimizdeki bu genç ihtiyar, aslında en büyük gücümüz. O bize, hem ince düşünmenin değerini öğretiyor hem de artık kendi sesimizi yükseltme vaktinin geldiğini hatırlatıyor. Çünkü sevdiklerimizi incitmemek için attığımız her adımda, en azından bir adım da kendimiz için atmayı hak ediyoruz.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow