Zümrüdüanka'nın Alevli Sırrı

Ateş ki, en kadim ilaçtır; yakıp arındırarak, küllerinden yeniden doğarsın.

Ekim 7, 2025 - 13:03
Ekim 7, 2025 - 14:51
 0  11
Zümrüdüanka'nın Alevli Sırrı

Çölün kızgın nefesiyle buzulların sessiz beyazı arasında, Hicran Vadisi uzanırdı, ne bir haritada adı geçerdi, ne bir yolcunun duasında.

Yalnızca kayıp düşlerin rüzgârında, umudunu yitirenlerin fısıltısında yaşardı.

Vadinin kalbinde, yaprakları zümrütten, gövdesi safirden örülmüş bir ağaç yükselirdi: Dünya Ağacı.

Ve bin yılda bir, o dallara Zümrüdüanka yuva kurardı alevle yeniden doğuşun, külden dirilişin kuşu.

Anka, zamanın unuttuğu bilgeliğin kanatlı simgesiydi.

Tüylerinde sabahın pembe ışıltısı, okyanusun en derin mavisi, çöl kumlarının altın parıltısı saklıydı.

Gözleri ise…sanki kainatın tüm sırlarını bilen bir ruhun huzuruyla bakardı insana.

Ama onun da bir sırrı vardı. Alevli Sır.

Kendi ölümüyle doğumunu aynı anda taşıyan ateşin sırrı.

Bir gün, adını rüzgârın bile zar zor andığı genç bir kadın, Elvan, bir efsanenin izini sürerek bu vadiye ulaştı.

Yüreğinde yitirdiklerinin sızısı, hayata dair yanıt bekleyen sorular…

Adımlarını hangi gücün buraya taşıdığını bilmiyordu; yalnızca, içinden çağıran bir sesin peşinden gelmişti.

Dünya Ağacı’nın gölgesine vardığında onu gördü: Anka, ışıkla hüznün arasında süzülüyordu. Öyle görkemliydi ki, Elvan’ın nefesi tutuldu. Sonra, rüzgârın en yumuşak haliyle bir ses doldu zihnine:

“Sen geldin.

Sen ki, sonbahar yaprağının düşüşündeki şarkıyı duyan,

gecenin sessizliğinde yıldızların fısıltısını işitebilen kalple doğmuşsun.

Bugün benim son günüm.”

Elvan şaşkınlıkla fısıldadı:

“Ama… sen ölümsüzsün!”

Anka kanatlarını yavaşça açtı, gökyüzünü bir dua gibi kucakladı:

“Ölümsüzlük,” dedi,

“bir ânı sonsuza taşımak değildir.

Ölümsüzlük, sürekli değişip yeniden var olabilmektir. İşte bu, benim alevli sırrımdır.”

Sonra, Dünya Ağacı’nın kuru dallarını topladı. Tarçın, sandal ağacı, amber kokularıyla yoğrulmuş bir yuva kurdu. Her hareketi bir dua gibiydi. Elvan, büyülenmiş gözlerle izledi.

Yuva tamamlandığında, Anka gökyüzüne son kez yükseldi. Güneşe dönüp bir ağıt söyledi; ne hüzünlü, ne umut dolu, ikisini de bir arada taşıyan bir şarkıydı bu. Sonra sessizce yuvasına indi…ve bir anda, kendi içinden doğan bir alevle tutuştu.

Elvan çığlık atmak istedi ama sesi boğazında düğümlendi. Alevler kuşun tüylerini, bedenini hatta kemiğini yutuyordu. Ama bu bir son değildi, bir dönüşümdü.

Ateş mor, yeşil ve altın tonlarında dans etti;

yıkıcı değil, kutsal bir ışık gibiydi.

O alev, yalnızca bedeni değil, bin yılın yorgunluğunu, dünyanın bütün kederlerini,

zamana gömülmüş hatıraları da yakıyordu.

İşte Alevli Sır buydu:

Yeniden doğmak istiyorsan, önce geçmişin küllerinden arınmalıydın.

Ateş, bir ceza değil; bir arınmaydı.

Ölüm değil; başlangıcın ta kendisiydi.

Alevler söndüğünde yuvadan geriye yalnızca zümrüt yeşili bir yumurta kalmıştı.

Zaman nefes aldı, yumurta çatladı.

İçinden, tüyleri hâlâ ıslak, gözleri yepyeni bir şaşkınlıkla parlayan bir yavru Anka çıktı. O minik Anka, Elvan’a baktı ve bir ses çıkardı. O ses, saf umudun sesiydi.

Ve işte o an, Elvan her şeyi anladı. Hayatındaki kayıplar, çektiği acılar, hepsi kendi “alevli sırlarıydı.”

Her birini, eski benliğini yakıp onu daha güçlü, daha bilge birine dönüştürmek için yaşamıştı. Kaçtığı acı, aslında yeniden doğuşunun habercisiydi.

Vadiden ayrılırken kalbi artık huzurla doluydu. Anladı ki, hayatın getirdiği her yangın, onu yakmak için değil, içindeki cevheri ortaya çıkarmak içindi.

Zümrüdüanka’nın sırrı, yalnızca efsanelerde değil, değişmeye cesaret eden her yürekte saklıydı.

Ve o günden sonra, Elvan her acıda bir davet duydu.

“Korkma,” diyordu o ses,

“Yeniden başla.”

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Gölgeden Sesler_Dilek Sengü Paltun 1969 Eskişehir doğumlu Yüksek maden mühendisiyim. Ülkemizdeki sektörün şartlarında çalışma imkanı bulamayınca önce bankacılık sonrasında özel sektörde idari-mali işler yöneticilikleri görevleri ile 25 yıllık iş hayatımı sonlandırarak emekli oldum. Çocukluğumdan beri süre gelen kitap okuma aşkım sonunda yazmaya evrildi.