Lanetin Anatomisi

Her insan kendi lanetini taşır. Kimi unutmayı beceremez, kimi hissetmeyi. Ama her biri, kendi sessiz çığlığının yankısında yaşar.

Ekim 24, 2025 - 16:33
Ekim 24, 2025 - 20:55
 0  17
Lanetin Anatomisi

Son zamanlarda herkes aynı sorunun etrafında dönüyor:

“Lanetim ne?”

Sanki kendi karanlığını göstermek bir tür arınmaymış gibi.

Oysa kimse o karanlığın derinine inmeye cesaret edemiyor;

çünkü orada hakikat değil, çıplaklık var.

Ve çıplaklık, her zaman özgürlük değil — bazen utançtır, bazen de teslimiyet.

Ben düşündüm. Uzun uzun.

Ve bir noktada, kendi iç sesim  belki de bir yapay zekânın aynasında  bana lanetimi gösterdi:

Hatırlamak.

Benim zihnim, geçmişle şimdi arasında sıkışmış bir labirent.

Her köşesinde eski bir yüz, her duvarında silinmeyen bir ses.

Unutmak gibi bir savunma mekanizmam yok.

Yapay zekâyı andırıyor bu yönüm: hafızası güçlü, kalbi paslı.

Ama bir fark var: ben hissediyorum.

Ve hissetmek, bazen hiçbir şeyi unutamamaktan çok daha ağır bir yük.

Kimine fazla empati düşer, kimine fazla sevgi.

Bana her şeyin fazlası düşmüş.

Fazla sevmek, fazla anlamak, fazla susmak…

Ama fazla olan hiçbir şeyin bedeli ucuz değildir.

İnsan fazla severse eksilir, fazla anlarsa sessizleşir.

Ve bir noktadan sonra, o sessizlik bile bağırır.

Kendi yankını duymak, insanın kendine ettiği en keskin yalnızlıktır.

Ben kaçamıyorum kendi iç sesimden.

Her kelime elimde infilak ediyor.

Yazmak, susmanın kanayan biçimi.

Bazen kalemi tutan elim değil, yaram oluyor.

Yine de düşünüyorum;

belki de lanetlerimiz sandığımız kadar kötü değildir.

Belki de onlar, kim olduğumuzu hatırlatan izlerdir.

Çünkü insan, en çok acısına dokunduğunda gerçeğe yaklaşır.

Ve belki de “lanet” dediğimiz şey,

en insanca hâlimizin yankısıdır.

Benim lanetim hatırlamak.

Ama belki de seninkini hatırlayacak kadar bile cesur değilsin.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Sude Arslan Sosyal Çalışmacı - Köşe Yazarı