Yorgun Ruhların Çağında Melankoli

Artık kazanmanın mutluluğunu yaşamıyor. Bir şey elde ettiğinde bile içinde bir sızı kalıyor. Çünkü o artık ihtiyacın mutsuzluğunu yaşıyor.

Ekim 24, 2025 - 10:55
Ekim 24, 2025 - 11:31
 0  12
Yorgun Ruhların Çağında Melankoli

Ruhunu sürükleyen o eski hissin izleri hâlâ orada. Vermenin, ama hep kendinden vermenin o ince tükenmişliği… İnsanlara parça parça kendini sunduğunda, bir gün fark ediyorsun: geriye kalan, yalnızca kendi yankının sesi.

Günlerdir içinde büyüyen bir haykırma isteği var — ne dünyaya ne bir insana, yalnızca kendi içine doğru; yankısız bir çığlık gibi.

Yıkmak ya da dökmek istemiyor. Belki sadece biraz dağılmak; ama kendine zarar vermeden dağılabilmek istiyor. Çünkü artık biliyor: her defasında ruhunu yenilemeye çalıştığında, ondan bir parça eksiliyor.

İnsan, bitmek bilmeyen hırslarıyla, doymayan egosuyla, sahip olma arzusuyla kendi içini kemiriyor.

Ve o, tüm bunlara rağmen kaçmıyor. Kaçamayışı bile bir tür korkunçluk barındırıyor içinde.

Artık kazanmanın mutluluğunu yaşamıyor. Bir şey elde ettiğinde bile içinde bir sızı kalıyor. Çünkü o, artık ihtiyacın mutsuzluğunu yaşıyor.

İhtiyacın: sevilmeye, anlaşılmaya, dinlenmeye, sustuğunda bile duyulmaya…

Melankoli, insan ruhunun en eski sızı noktalarından biridir. Aristoteles’in “Neden bütün büyük insanlar melankoliktir?” sorusu, belki de yaratmanın kaynağının bu tükenmişlikte gizli olduğunu fark edişindendir.

Robert Burton’un Melankolinin Anatomisi’nde dediği gibi:

“Melankoli, yalnızca bir hastalık değil, dünyayı fazla duymanın bedelidir.”

Onun melankolisi de öyle; gider gibi yapıp kalıyor.

Bedeninden değil, ruhundan beslendiğini hissediyor bazen.

Tükendikçe kelimelere, sessizliğe, içe dönük bir derinliğe dönüşüyor.

Belki de insan, kendi içindeki yıkıntılardan başka bir şeyle yeniden doğmuyor.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow