Dünya Nimeti: Kaybolan sessizliğin ardından

Ekim 10, 2025 - 09:57
Ekim 10, 2025 - 22:08
 0  15
Dünya Nimeti: Kaybolan sessizliğin ardından

Dünya Nimetleri: Kaybolan Sessizliğin Ardından. Knut Hamsun’un Dünya Nimeti adlı eseri, yalnızca bir köylü hayatının övgüsü değildir. O roman, insanın doğadan kopmadan önceki son duasıdır. Bir insanın toprağa, emeğe ve sadeliğe duyduğu saf bağlılığın hikayesidir. Hamsun, modernliğin kıyısına varmış insanlığa sanki şöyle der. Dur, biraz dinlen, biraz düşün. Toprağın kalbini dinlemeden kendi kalbini anlayamazsın.Bugün, onun bu fısıltısı artık neredeyse duyulmaz hale geldi. İnsanlık şehirlerin betonuna hapsolmuş, makinelerin soğuk nabzına bağlanmış durumda. Hamsun’un anlattığı insan, sabahın serinliğinde toprağın nemini elleriyle hissederdi. Şimdiki insan, parmak uçlarında ekranın ışığını hissediyor. Bir zamanlar toprak insanı büyütürdü, şimdi insanlar toprağı yok ediyor.Dünya Nimeti, sade bir yaşamın ne kadar derin olabileceğini hatırlatır. Fakat biz, sadeliği yoksullukla, sessizliği yalnızlıkla karıştırdık. Artık kimse sabrın, emeğin, doğanın dilini anlamıyor. Her şey hızla tükeniyor. Hamsun’un köylüsü güneşin doğuşuyla umutlanırdı, bizim çağımızın insanı ise ekran ışığında yavaş yavaş tükeniyor.Bu romanı bugün okuyan biri, aslında bir uyarıyı okur. Çünkü Hamsun, insanın doğadan kopuşunun aynı zamanda kendi ruhundan da kopuş olduğunu sezmişti. O, insanın Tanrı’yı toprakta arayışını anlatır. Şimdi biz, Tanrı’yı binaların gölgesinde, neon ışıkları arasında arıyoruz. Bulamayışımız bundandır.Dostoyevski’nin insanın iç dünyasındaki çatışmayı anlattığı o derin satırlar gibi, Hamsun da insanın dış dünyadaki sessizliğini savunur. Dostoyevski ruhun çürüyüşünü gösterirken, Hamsun doğanın unutuluşunu anlatır. Fakat her ikisi de aynı yarayı tarif eder insanın kendine yabancılaşması.Bugün Hamsun’un dünya nimeti dediği şey, sadece bir nostalji değil, bir direniş çağrısıdır. Bizi hayata bağlayan şeyin teknoloji değil, doğanın kendisi olduğunu hatırlatır. Çünkü toprakla bağını kaybeden insan, bir gün kendi kalbini de kaybeder.Modern insan ilerlediğini sanıyor, oysa ruhen geriliyor. Toprakla olan bağı kesilmiş bir kalp, bir ağacın köksüz kalmasından farksızdır. Hamsun’un kahramanı toprağı işlerken kendini de işler, günümüz insanı ise yalnızca tüketir. Hamsun’un sessiz köyü, bizim gürültülü şehirlerimizden daha çok insandır.Dostoyevski yaşasaydı belki de Hamsun’a şöyle derdi.Sen toprağın insanını anlattın, ben şehrin insanını. Ama ikisi de aynı yalnızlığın çocukları. doğadan kopan insan da, Tanrı’dan kopan insan gibi, içsel bir yetimdir.Bugün Dünya Nimetleri bir roman olmanın ötesinde, kaybolmuş bir insanlık duygusunun aynasıdır. Her satırı, unuttuğumuz bir gerçeği hatırlatır Yaşamın kıymeti büyüklükte değil, sadelikte gizlidir. Doğanın sesi kısıldıkça, insanın vicdanı da sessizleşir.Hamsun bize bir şey öğretmek ister kurtuluş ileri gitmekte değil, geri dönmekte saklıdır. Çünkü bazen ilerlemek, sadece kendini kaybetmenin daha hızlı bir yoludur.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow