Temelin Hikayesi

Ama şu gerçeği de unutmamak gerekir: Bazen sen yalnızca bir temel olacaksın.

Ekim 24, 2025 - 13:27
Ekim 24, 2025 - 15:48
 7  30
Temelin Hikayesi

“Kiminle bina inşa ettiğine dikkat et. Çünkü insanlar seni temel için kullanacak ve yapıyı başka biriyle tamamlayacaktır.”

İnsanın hayatı, bir bina gibidir. Her karar bir tuğla, her adım bir kolon, her insan bir işçi… Fakat en kritik olan kısım temeldir. Çünkü temel, görünmezdir ama her şey onun üzerine kurulur. İşte çoğu insanın yanılgısı da burada başlar: Temeli atan ellerin, yapıyı da tamamlayacağını sanmak.

Hayatında beliren bazı insanlar, ilk kazmayı vurur. Sana bir cümle söyler, bir kapı açar, seni bir yola çıkarır. O an zannedersin ki, “İşte bu insan, benimle sonuna kadar yürüyecek.” Ama çoğu zaman öyle olmaz. Onlar sadece temeli atar, sonra çekilir. Ve sen, yarım kalmış bir inşaatın ortasında kalakalırsın.

Temel olmak ağırdır. Çünkü emek görünmez. Kimse sana bakıp “Ne güzel bir temel!” demez. Herkes duvarlara, pencerelere, çatıya bakar. Ama unutmamak gerekir ki, hiçbir bina temelsiz ayakta kalmaz. İşte seni temel olarak kullananlar, aslında kendi yapılarının gizli kahramanı yaparlar seni. Sen olmadan o bina yıkılır. Ama sen, bitmiş bir yapının gölgesinde görünmez kalırsın.

Bir de başka ihtimal vardır: Yanında duran insan, sana binanın tamamını birlikte inşa edeceğin hissini verir. Sözler verir, planlar yapar. Ama işler zorlaştığında, tuğlalar ağırlaştığında seni yarı yolda bırakır. Sen bütün ağırlığı sırtlanırsın, o ise başka bir yere gider ve yeni bir bina yapmaya başlar. O noktada anlarsın: Temelin üstüne çıkacak katları seninle değil, başkalarıyla tamamlamak istiyormuş.

O yüzden kiminle bina inşa ettiğine dikkat etmek zorundasın. Çünkü yanlış insanla inşa edilen bir yapı, eninde sonunda çöker. Tuğlalar yerinde olsa da çimento tutmaz, kolonlar dik olsa da çatlaklar oluşur. Ve en acısı, içinde senin de olduğun bir binanın göçüşünü izlemek olur.

Bir dost, bir eş, bir ortak… Kim olursa olsun, birlikte inşa ettiğin her şeyin kaderini o kişi belirler. Eğer onun niyeti sağlam değilse, senin emeğin de boşa gidebilir. Çünkü bina sadece tuğladan değil, niyetten yapılır.

Ama şu gerçeği de unutmamak gerekir: Bazen sen yalnızca bir temel olacaksın. Bunu kabullenmek de bir erdemdir. Çünkü her temel, illa kendi binasını yükseltmek için var olmaz. Kimi temel, başka birilerine yol açmak içindir. Tıpkı toprağın, üstünde yükselen ağacı taşıması gibi… Toprak hiç görünmez ama ağaç onun sayesinde göğe yükselir.

Mühim olan, senin hangi bina için temel olduğundur. Eğer değerli bir yapıya zemin hazırlıyorsan, görünmezliğin bir kayıp değil, bir şereftir. Ama değersiz bir binanın temeliysen, gün gelir çöken duvarların altında sen de kalırsın.

Hayat sana şunu öğretir: Temel olmayı seçtiğin yerde dikkatli ol. Çünkü temel sağlam değilse, bina seni de yaralar. Yanındaki insanlar sadece kendi çıkarı için senin emeğini kullanıyorsa, oradan çekil. Çünkü senin enerjin, senin emeğin, senin ömrün kıymetlidir. Onu yanlış yapıya harcarsan, bir gün geriye dönüp baktığında “Benim emeğim nereye gitti?” diye sorarsın.

Doğru insanlarla kurulan bir bina ise başka bir şeydir. O yapının her tuğlasında bir samimiyet, her kolonunda bir güven, her penceresinde bir umut olur. Ve o bina sadece yükselmez; içinde huzur da barındırır. İşte senin araman gereken şey budur: Yalnızca yükselen değil, yaşanabilen bir bina…

Sonunda, kiminle inşa ettiğin hayatına şekil verir. Kimi seni sadece bir temel olarak kullanır, görünmez kılar. Kimi ise seninle beraber yükselir, binayı omuz omuza tamamlar. Seçim senindir. Çünkü unutma: Yanlış ortakla atılan temel, doğru mimarla bile kurtarılamaz.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Ramazan Turhan Merhaba, ben Ramazan. Hayatın ortasında, bazen koşarak bazen düşerek, ama hep arayarak yürüyen bir yolcuyum. Yazarlığım; ne bir unvan ne de bir meslek benim için. Daha çok bir iç sesin kalemle buluşması, bazen kendi kendime sorduğum soruların kağıda dökülmüş hâli. Bugün bir kitap yazmış biri olarak görünsem de, aslında ben en çok yazarken kendini arayan bir insanım. Yıllarca başka şeyler öğrendim: Muhasebe, medya, işletme… Çalıştım, düştüm, battım, yeniden kalktım. Ama hiçbir şey bana yazarken hissettiğim kadar “benim yerim burası” dedirtmedi. Evliyim, üç çocuk babasıyım. Hem ailemin yükünü taşırken hem de içimdeki o “daha derin bir anlam olmalı” sorusunun peşinden gittim. İşte yazarlığım, o sorulara cevap bulmak için attığım bir adım oldu. Geçtiğimiz yıl bir kitap yazdım: "Gerçekten Ne İstediğini Biliyor Musun?" Benim için sadece bir kitap değil, kendimle yüzleştiğim, yolumu aradığım bir süreçti. Şimdi burada, Fikir İzleri’nde de aynı niyetle yazıyorum. Kendimi tanımak, başkasına da aynalık edebilmek için… Biraz deneme, biraz iç döküş, biraz hayat… Sen de buradaysan, iyi ki. Okuyorsan, teşekkür ederim.