Mathilda

Öykü -Kısa Öykü

Ekim 4, 2025 - 14:50
Ekim 7, 2025 - 09:25
 0  11
Mathilda

İnsan hayatında kaç kere acı çekebilir, kaç kere direnebilir diye düşündü Matilda. Odasına sızan gün ışığı bugün biraz daha az vuruyordu suratına. Belki de düşüncelerinden ziyade kalbinde hissettiği o elzem acıydı bunu ona hatırlatan. Yıllar önce ailesini koca bir yangında kaybettiği vakit anlamıştı bunu. İliklerine kadar acıyı hissetmiş, annesinin, babasının ve küçük kardeşi Elias’ın öldüğüne bir türlü inanamamıştı.

Sahi neydi ölüm? İnsanı aniden yakalayan, yıllardır nefes aldığı hayatı bir anda , belki yalnızca saliseyle bile sorgulatan. İnsan koca dünya da kocaman bir aileye sahipken , bir anda sahipsiz kalır mıydı? Öksüzlüğü ve yetimliği aynı anda bastırabilir miydi belki de içinde kalmış minicik bir yaşama tutunma umuduyla.

Evet diye düşündü Mathilda.

“Bugün bu acıdan ölmediysem yarın daha güçlü kalkacağım ayağa”

Bir an geçmişe gitti aklı.  Ailesi yaşarken onlarla ne denli az vakit geçirdiğini ve denli az umursadığını , dikkate aldığını düşündü.

Kardeşiyle  pekala anlaşamazdı mesela. Birbirlerine her seferinde ayrı eve taşınacaklarını ve bir daha yüzlerini dahi görmeyeceklerini söylerlerdi.

Oysa şimdi gerçekten de yüzlerini bir daha göremeyecek ve onları ebediyete kadar kaybetmişti.

İrkildi bu acıyla. İçi titredi, göğsü daraldı, yerinden kalkacak olduysa da ayakları kendini tekrardan yatağa itti.

Sonra düşünmeye devam etti.

İnsan yalnızca elinindekinin kıymetini kaybedince mi anlar? Yoksa insanoğlu hep mi elindekine nankördür.

Bir an iki duygunun da tamamıyla insana özgü bir duygu olduğunu ve aslında kendisini suçlamaması gerektiği kanısına vardı.  Nede olsa kendisi de ölümsüz değildi zira.. kendi kıymet bilmediği gibi , ailesi de onun kıymetini bilmemişti.

Belki de, insan hiçbir zaman tam olarak anlayamayacaktı; kıymetin, kayıptan önce mi, sonra mı hak edildiğini. Ayağa kalktı , odasında gezinirken gözü hemen duvarda ki peşin sıra asılmış aile fotoğraflarına kaydı.  Annesi gülümsüyordu , babası somurtmuş , kardeşi ağlıyor , kendisi de öylece boş gözlerle bakıyordu kameraya. Muhtemelen bu fotoğraf çekilirken bir kaos yaşanmış anneleri çocuklarının halinden gayriihtiyari memnunken, babaları bu somurtkanlığı çocuklarının yaramazlığından biraz da bunalmıştıktan ötürü yansıtmışt kadraja.  İçi burkuldu Mathildanın.

Demek ki bu dünyada ki en kıymetli şey , en değerli şey ve acıya en dayanıklı canlı anne olmalıydı. Bazen kendiyle savaşan, bazen karşısındakiyle savaşan , bazen duygularıyla savaşan fakat nihayetinde yine de hep tebessümle bakıp , etrafına ışık saçan. Acaba bundan sonra annesi gibi olabilir miydi Mathilda? Yoksa annesini kaybettiği ve bir daha asla kendine rol model  bile alamayacağı birinin kaybı tamamıyla karakterini de mi değiştirecekti. Vaktiyle kendi de anlamıştı neden babasını değilde, annesini daha çok sevip örnek aldığını.

Bir keresinde çocukken kaza geçirmiş, bu kazadan ağır yaralar almıştı. Bacağı kırılmış, sol omzu çıkmış ve sağ ayak bileği hafiften incinmişti. Babası hemencecik Mathilda’yı büyük annesinin yanına gönderecekken annesi babasını büyük ısrarlarla durdurmuş her eksiğini, her ihtiyacını kendi gidereceğini söylemişti. Oysa bakıldığı vakit ikisinin de evladı , canı , kanıydı Mathilda. Fakat görüyordu ki bu acı olay yalnızca annesini etkilemiş ve zavallı anneciği aylarca kızını ayağa kaldırabilmek için büyük uğraşlar vermişti. O günden sonra aile bağlarının pekte önemli olmadığını, aile kavramınında mutlak hakeden insanlar için bir önem arz ettiğini anlamıştı. Babasına karşı büyük nefret , öfke duymuştu o an. İnsan kendisi için kılını bile kıpırdatmayan birine sırf genetik bağlılıkları var diye ne diye hürmetli olacak, saygıda kusur dahi etmeyecekti? Bir an düşündü Mathilda. Belki de kendi hep iyilikle , saygıyla , hürmetle ve nezaketle yaklaştığı için insanlara Tanrı onu ateşlerde yakmamış kendisine ikinci bir şansı bağış etmişti.

Soluk çerçevelerin arasında yalın ayak gezinirken ailesine şöyle bir baktı, geçmişte kayboldu o an.

Ve içinden şu sözleri geçirdi.

“Dünyada herkes annesini bir kez kaybeder, ama bazıları o acının içinde bir ömür kalır.”

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Elifsahin Geçmişin izinden - kitabının yazarı