KAR VE SOĞUK

Asker kurgusu

Ocak 28, 2025 - 22:18
Ocak 28, 2025 - 22:23
 0  725
KAR VE SOĞUK

Kar ve Soğuk

Zaman çok çabuk geçmişti. Zaten insan sevdiklerinin yanındayken, zaman hep acımasızca hızlanırdı. 

Akşam otobüsüm kalkıyor. Acemilik bitti. Artık usta birliğime gidiyorum. Annem bu işten hiçte memnun değil. Çünkü Ağrı / Doğubayazıt'a gideceğim. Sabahtan beri gitme kuzum diye inliyor. Nasıl gitmem. Vatan görevi bu. Kaçmak bize yakışır mı hiç.

Yine askere ilk gittiğim günkü gibi uğurluyorlar. Tüm sevdiklerim, arkadaşlarım gelmiş. Annem bırakmak istemiyor. Ama gitmeliyim. Giderken annem kırmızı bir eşarp veriyor. Al kuzum diyor. Bağla boynuna. Kokluyorum. Annemin kokusu küçüklüğümdeki gibi huzur veriyor. 

Yolculuk başlıyor. Heyecanlıyım. İstanbul her kış olduğu gibi. Kuru ve soğuk bir hava. Ama yol uzun ve oralar bu aylarda kar kıyamet biliyorum. İstanbul' un havasından sonra oraların havası beni zorlacak. Uyumalıyim. Yoksa uzun yol nasıl biter.

Uyuyordum ki. Seslere uyandım. Gelmiş olamazdık. Daha yolumuz vardı. Gözlerimi açtım. Otobüs durmuştu. Yerimden kalkıp aşağıya indim ki. Buz gibi bir soğuk yüzümü yaladı geçti. Bu nasıl bir soğuk böyle. Hava kararmıştı. Kar yağıyordu. Ve Otobüs kara saplanmıştı. Şoför ve muavin telaşlıydı. Ne oluyor bu ne telaş dememe kalmıyor. Biri arkadan ölücez burada diye inledi. Şoför yapma etme kardeşim diyor adama. Şimdi hep beraber otobüsü saplandığı yerden çıkartırız. Yolumuza devam ederiz. Deniyoruz. Ama olmuyor. Telefonlarda çekmiyor. Şoför de muavinde korkuyor. Sadece onlar mı herkes korkuyor. Saatlerdir. Yoldan gelen geçen olmadı. Sabaha daha çok var. Ve kar durmadan yağıyor.

Üşüyorum. 

Üşüyoruz.

Böyle olmayacaktı. Ayağa kalktım ve şoför e yakınlarda herhangi bir yerleşim yeri olup olmadığını sordum. Var ama koçum sen bu havada oraya varamazsın dedi. Görmüyor musun? Havayı bir kenara bırak şu kurt ulumalarınıda mi duymuyorsu? dedi. Bir şey olmaz abi dedim. Sen ne tarafa gideceğim onu söyle. O sırada arkadan iki kişi daha bizde gelelim dediler. Şoför madem öyle alın. Diyerek elimize bir harita tutuşturdu. 

Vakit kaybetmeden yola koyulduk. Yarım saat oldu. Ama karşımıza bir yerleşim yeri çıkmadı. İsminin Ahmet olduğunu öğrendiğim arkadaş. Bu şoför bize yalan söylemiş olmasın dedi. Yusuf olur mu öyle şey diyordu. Bense inanmak istemiyordum. Donmak üzereydik. Eğer Bir yer bulup sığınmazsak. Donarak ölecektik. İlerde yarı yıkık bir harabe gördüm. Hadi gidelim. Ateş yakmalıyız. Yoksa donacağız.

Ateş biraz olsun ısınmamızı sağlamıştı. Ahmet ve Yusuf benim birliğime gelmişlerdi. Buna sevinmiştim. Ahmet ile Konuşuyorduk ki. Yusuf bir den kurtlar dedi. Sesleri çok yakından geliyor. Ateşi söndürelim. 

Kar, dondurucu soğuk, açlık ve etrafımızı saran aç kurtlar. 

Kaçmalıyız. Ama nereye. Belirsizliğe doğru yol alıyoruz. Arkamızdalar yaklaşıyorlar. Korkuyorum. Korkuyoruz. Ahmet böyle olmaz. Ayrılalım. Yoksa hepimiz yem olacağız dedi. Yusuf kabul etmedi. Ama Ahmet dinlemedi. Ve başka bir yöne doğru koşmaya başladı. O sırada aç bir kurt önümüze atladı. Koşmaya başladık. Harabeye doğru koşuyorduk. Belki üzerine çıksak bize yetişemezlerdi. Ama bir tane değillerdi ki. Biri bize yetişti. Ve Yusuf'un ayağından ısırdı. Acı ile inledi Yusuf. Elinden tuttum. Bırak dedi. Koş! Koşmaya devam et. Başka çaren yok. Koş!

Arkama bakmadan koşmaya devam ettim. Yusuf'un çığlıkları geliyordu. Harabeye ulaştım. Ama peşimdelerdi. En tepeye çıktım. Kahretsin. Onlarda çıkıyordu. Kaçacak yerim kalmamıştı.

Sabahın ilk ışıklarıyla jandarma bölgeye gelmişti. Ahmet en yakın yerleşim yerine ulaşmıştı. Jandarma ile beraber Ali ve Yusuf'u arıyordu. İlk önce Yusuf'u buldular. Kan kaybından ölmüştü. Bacakları paramparça olmuştu. Yola devam ettiler. Ali'yide bulmalıydılar. Bir süre sonra harabeye ulaştılar. Uzaktan duvarının dibinde bir kan birikintisi olduğunu yaklaştıklarında Ahmet bakmaya dayanamadı. Kusmaya başladı. Hiç böyle bir şey görmemişti. Paramparçaydı. Tanınmaz bir halde idi. Komutan yarısı yenmiş cesete doğru eğildi. Ve yerde ki cüzdanı aldı. Evet bu. Ali idi. Ondan geriye kalan. Tek bir cüzdanı ve anasının ona verdiği eşarptı

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

OĞUZ YILDIZ 1993 Sivas doğumluyum .Çocukluk ve gençlik dönemi zor geçti önlisans işletme mezunuyum şiirlere kitaplara ilgim lise yıllarında yazmaya başlamıştım 2017 de Genç Şair adlı kitabı çıkartarak ilk adım attım. 3 adet derleme kitaplarında eserlerim mevcuttur.Zor çocukluk gençlik yıllarında gördüğüm Zorlukları kendimi öğrencilere adadım sosyal medyanın gücünü kullanarak çoğu öğrenci kitapsız kalmasın adlı sosyal projemle yıllardır devam ediyorum. 20 senedir Bursa'da yaşamaktayım. Özel şirkette 6 senedir çalışıyorum.