İmtihanın Ahlakı

Kayıp, Korku ve İlahi Sorgulamanın Eşiğinde

Nisan 20, 2025 - 15:09
 0  767
İmtihanın Ahlakı

İmtihanın Ahlakı: Kayıp, Korku ve İlahi Sorgulamanın Eşiğinde

“Ant olsun ki sizi korku ve açlıkla, mallardan, canlardan, ürünlerden eksiltmekle sınayacağız.”

(Bakara Suresi, 2:155)

İnanç sistemlerinin temel yapı taşlarından biri olan “imtihan” kavramı, insanın varoluşsal deneyimini anlamlandırma çabasında sıkça başvurulan metafizik bir zemindir. Bu zeminde birey, karşılaştığı acılar, yoksunluklar ve kayıplar karşısında bir tür ilahi testin öznesi konumuna yerleştirilir. Ancak bu konumlandırma, her bireyin içsel adalet duygusuyla uyumlu mudur? Yahut, kutsal addedilen bu sınamalar mutlak hakikatin yansıması mıdır?

Şair ve yazar Devran Sürgüt’ün kaleminden dökülen şu sorgulayıcı ifadeler, bu tartışmayı derinleştirmemiz gerektiğini ortaya koyar:

Sizi doğuran anneniz sizi bu sınamalara tabi tutsa, ne tepki verirdiniz?

Ben şahsen ret ederdim, Tanrı’yı ret ettiğim gibi.

Bu sözler, yalnızca bir inanç eleştirisi değildir; aynı zamanda Tanrı-insan ilişkisinde ahlaki bir sorumluluk alanı yaratma çabasıdır. Eğer bir anne, çocuğunu korku ve açlıkla sınasa, toplum bunu asla kabul edilemez bir eylem olarak değerlendirir. Bu durumda, Tanrı’nın böyle bir sınavı uygulaması neden sorgusuz kabul edilir?

Modern teolojilerde dahi giderek artan bir şekilde tartışılan “ilahi adalet” kavramı, bu bağlamda etik felsefenin merkezine yerleşir. Varoluşçu düşünürlerin çoğu, insanın Tanrı karşısındaki konumunu yalnızca itaatle değil, sorgulamayla da inşa etmesi gerektiğini savunur. Kierkegaard’ın “inancın sıçrayışı” dediği teslimiyetin ötesinde, Camus’nün “isyan eden insanı” belirir: Anlamsızlığa anlam arayan, tanrısal düzenin karşısında bile kendi vicdanını yitirmemeye çalışan bir özne.

Bu bağlamda, Sürgüt’ün ret edişi bir inkâr değil, insan onuruna sahip çıkış olarak okunmalıdır. Çünkü acı kutsandığında, adalet susturulur; ve kutsallık adı altında çekilen her ıstırap, sorgulanmaksızın kabullenildiğinde, insanın etik sezgisi körelir.

Belki de asıl soru şudur: Bir sınav, insanı yüceltiyorsa mı anlamlıdır, yoksa onu körleştiriyorsa mı? Eğer sınanan kişi, bu sürecin öznesi değilse, yalnızca nesnesiyse; bu sınavın ilahi olması, onu adil kılar mı?

Netice de, bu yazı yalnızca Tanrı’nın sınamalarına dair bir düşünce değildir. Aynı zamanda, insana Tanrı karşısında dahi düşünme, sorgulama ve reddetme hakkı tanıyan bir ahlaki duruşun beyanıdır. Sorgulamak, inançsızlık değil; aksine, insan aklının ve vicdanının en soylu hakkıdır.

—DEVRAN SÜRGÜT—

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Devran sürgüt Şair ve Yazar - Devran Sürgüt Edebiyat dünyasında “Devran Sürgüt” mahlasıyla tanınan bir şair ve yazar olarak, kalemimle insan ruhunun karmaşıklığını ve toplumsal meselelerin derinliklerini anlatmayı amaçlıyorum. İlk romanım “Ölümün İzinde”, hayatın karanlık ve gizemli yüzlerini sorgularken, şiir kitabım “Yalancı Güller”, aşkın, acının ve hüzünlü bir özlemin izlerini taşıyor. Şiirlerimde ve yazılarımda, bireysel duygularla toplumsal gerçeklikleri harmanlayarak okuyucularımın kalbine dokunmayı hedefliyorum. Her mısra, her kelime, benim için bir yolculuk ve bir direniştir. “Devran Sürgüt”, sadece bir mahlas değil, aynı zamanda hayatı anlatma ve dönüştürme çabamın bir yansımasıdır.