Bir Mucizenin Anatomisi

Uzun zaman sonra ilk kez bir kitap beni böylesine ters köşe yaparak şaşırttı ve tüylerimi diken diken etti. 
Romanın konusuna değinmeden geçemeyeceğim çünkü klasiklerden ayrılan, çok özgün bir tarafı var. Hikâyede her hafta kaynağı bilinmeyen güçler tarafından bir kişiye mucize veriliyor ve bu mucizeler tüm dünyaya eş zamanlı yayınlarla gösteriliyor. Başta çok ütopik, gerçek dışı görünen bu fikir, ilk mucizenin gerçekleşmesiyle birlikte bütün insanlığın ciddiyetle yüzleştiği bir gerçeğe dönüşüyor.

Tam da bu noktadan sonra dünya ikiye ayrılıyor: mucizeyi isteyenler ve istemeyenler. Her bölümde farklı bir mucizeyi okurken başta ben de “acaba bu biraz kopuk mu olacak?” diye düşündüm. Fakat birkaç bölüm sonra yazar öyle bir noktaya getiriyor ki bütün mucizeler bir araya geliyor, hikâye kusursuz bir bütünlük içinde akmaya başlıyor.

Kitabın geneline yayılan derin bir toplumsal mesaj var. İnsanların açgözlülüğü, doyumsuzluğu, iyi şeyleri bile çıkarlarına göre şekillendirme arzusu… Bütün bunlarla yüzleşiyor ve aslında insanlığın karanlık yönünü yeniden görüyoruz.

Ve o son… Söylemeden edemeyeceğim: yürekleri paramparça eden, tahminlerin çok ötesinde bir final. Ben bile bu kadarını beklemiyordum. Yazarın hem bilinci hem de toplumsal duyarlılığına hayran kaldım. 

Bakın, bu defa sadece tavsiye etmiyorum. Şiddetle tavsiye ediyorum! Lütfen bu kitaba bir şans verin; sizi derinden sarsacağına eminim.